29 Mart 2005 Salı

Hani bazen çok kötü bi rüya görürüzde,
hani böyle kötü kötü adamlar kovalarda,
hani böyle çok yüksek bi yerden düşer gibi oluruzda,
büyük bi korkuyla uyanırız.
Gördüklerimizin rüya olduğunu anlamamız birkaç milisaniye sürer ancak,
hani uyanır uyanmaz çok rahatlarız,mutlu oluruz.
"Neyse rüyaymış" der,huzurlu hissederiz kendimizi.
İşte benim öyle bi huzura ihtiyacım var,birden bire hissedilen türden.
Zillere basıp basıp kaçdığım günler çoktan geçti,
Dizlerimde yara kabukları yok artık,
Aşık olmam lazım.

22 Mart 2005 Salı

Lavabo tıkandığı zaman,havuz problemlerine daha büyük bir saygı duyuyorum.

18 Mart 2005 Cuma

Annem televizyonun kumandasıyla gelir odama ve der ki;
"Rengini ayarlarken hep gitti"
Bunu hep yapar,bu olağan bir şeydir aldırış etmeyiz.
Bende büyük bir özgüvenle yerimden kalkar,
küçümser bi bakış atarak kumandayı elinden çeker alırım.
Ayarları yaptıktan sonra annem sorar;
"Nasıl ayarladın?"
Bunu hep sorar,bu olağan bir şeydir aldırış etmeyiz.
Ben yine büyük bi özgüvenle derim ki;
"Aha bunlara basınca düzeliyo"
Annem tekrar kumandayı alır bakar gösterdiğim tuşlara ve der ki;
"Bende onlara bastım ama hep karıştı"
Bunu hep söyler,bu olağan bir şeydir aldırış etmeyiz.

15 Mart 2005 Salı

Terliklerimi nerede ve ne zaman çıkarttığımı hiçbir zaman hatırlamıyorum.
Üstüne üstlük aradığımdada bulamıyorum.
Ama ne zaman ki gece lambaları yakmadan mutfağa gitmeye çalışsam,
ayağıma ilk dolanan terliklerim oluyor.

Geceleri bu terliklerin evin içinde kafalarına göre dolandıklarını düşünüyorum
Olur olmaz bi zamanda,olur olmaz bi şarkının dilime dolanması gibi.
İşte böyle zamanlarda
Erkan Oğur dinlemek herşeyi çözüyor.

7 Mart 2005 Pazartesi

Üşengeç biriyim kabul ediyorum.
Bir tabak yemeği ısıtmaya bile üşendiğim için,aç aç otururum bazen.
İyice abartıp,tuvalete gitmeye bile üşendiğim olur bazı bazı.
Buraya yazmayada üşeniyorum bazen ya neyse.
Ama gömleklerin düğmelerini çözmeden,
kazak çıkartır gibi çıkartmamın
ve yine aynı şekilde giymemin bu durumla bir ilgisi yok.
Bu sadece gömleklere özgü bir durum.

2 Mart 2005 Çarşamba

Nasıl oluyorda ayağımızdaki en küçük parmak olan küçük parmağı gidip kapıya,gidip masanın ayağına,gidip sandalye çarpıyoruz.Halbuki ayak baş parmağımız daha büyük ve ileride,yani bu tip tehlikelere daha açık ve savunmasız.
Canım sıkılıyor,hem kafamda karışık...